.png)
Barzan tarafından sürdürülen ayrılıkçı Kürt hareketinin ünlenmiş ismi olmasından gerek, “Barzani ve Yahudilik” çizgisinde sunulan kaynaklar yeterince görülüyor.
Bunlar içerisinde ilk sırayı alan, tarihçi Ahmet Uçar oluyor. ABD’nde Prof. Dr. Yona Sabar’ın konuyla ilgili kitabı kaynak gösterilerek, Yahudi-Barzani hattı Tarih Düşünce Dergisi’nin Aralık 2002 sayısında çiziliyor.
Sonrasında, Hürriyet Gazetesi yazarı Sefa Kaplan, Şubat 2003’te, “Barzani ailesinin Yahudi olduğu ortaya çıktı” manşetiyle konuyu biraz daha açarak okurlarına duyuruyor.
Bunu “Yahudi Barzani, Yahudi Kürtler” isimleriyle yazılan kitaplar izliyor. Ama kaynak değişmiyor, bu iki çalışmaya dayanıyor.
Bunlar dışında Dr. Sinan Marufoğlu’nun, "Osmanlı Döneminde Kuzey Irak” başlığı altında akademik bir çalışması bulunuyor. Bu çalışma aynı başlıkla kitaplaşıyor. Dr. Marufoğlu, nüfus ve coğrafya temelinde verdiği bilgilerle, konumuz içindeki önemli yerini alıyor. Bir başka çalışma, İsmet Siverekli’nin Kürdistanlı Yahudiler adlı kitabında görülüyor.
Ve son olarak, Salim Meriç’in “Kürt Yahudileri ve Barzaniler" manşetli makalesi mevcut. Bu da, konumuzda içerisindeki yerini alıyor.
Önce tarihçi Ahmet Uçar…
“Kürtçe konuşan Yahudilerle ilgili ilk ciddî çalışmaları, kendisi de Kürtçe konuşan bir Yahudi olan Kaliforniya Üniversitesi İbranî Dili Profesörü Yona Sabar yapmıştı” diyen Ahmet Uçar, bu çalışmanın özetini bakın nasıl veriyor;
“ Sabar'a göre, Kuzey Irak'ta on ikinci yüzyıl ve sonrasında zaman zaman İbn Duği, David Al-roy ve Menahem gibi Yahudi önderlerin öncülük ettiği ve onların mesih (kurtarıcı) ilân edildiği Yahudi isyanları görülmüştü. Sabar'ın ilginç iddiasına göre, bölge Yahudileri daha yoksullar arasında yer alırken, özellikle ünlü Barzani ailesinden gelen hahamlar Kürdistan'ın birçok yerinde dinî çalışmalar ve eğitim için merkezler kurmuşlardı. Bu dinî merkezler, Mısır ve Filistin gibi uzak yerlerden bile öğrenci kabul ediyorlardı. Sabar bu ailenin daha sonra ne zaman Müslüman olduğu konusu üzerinde durmamaktadır. Ancak özellikle Şeyh Ahmed Barzani’nin söz ve tavırları Barzani Ailesi ile ilgili sis perdesini yoğunlaştırmakta, özellikle gizli dinî kitapların varlığı, Müslüman, ehl-i sünnet ve Nakşibendî aile görüntüsüyle çelişmektedir.”
Bunu kaynak gösteren, gazeteci Sefa Kaplan, internet yoluyla Prof. Yona Sabar’a ulaşıyor, hatta bununla da yetinmeyip İsrailli bir gazetecinin de görüşlerini alıyor.
Hepsini bir araya getirip, çıkan sonuçları bakın nasıl okurlarıyla paylaşıyor:
“Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan UCLA öğretim üyesi Prof. Yona Sabar, yazdığı kitapta bu iddiaları doğruladı. Tarihçi Ahmet Uçar da, Osmanlı arşivlerinde, Sallum Barzani adlı bir hahamın önce Selanik'e, arkasından da Kudüs'e sürgün edildiğine dair bir belge yayımladı. Bilindiği gibi, Molla Mustafa Barzani ile oğlu Mesut Barzani, İsrail'le kurduğu iyi ilişkilerle tanınıyor ve İsrail öteden beri Irak Kürtlerinin bağımsızlığını destekliyor”…
Prof. Sabar'ın verdiği bilgiye göre, 16. ve 17. yüzyılda bölgede yaşayan ailelerin en ünlülerinden biri Barzani ailesiydi ve bu aileye mensup hahamların kurduğu Yahudi eğitim kurumları büyük bir itibara sahipti. Öyle ki, başta Mısır olmak üzere Ortadoğu'nun muhtelif ülkelerinden buraya öğrenci akını oluyordu. Hatta, Haham Nathanel Barzani, bölgede nadiren görülen zenginlikte bir kütüphaneye de sahipti ve kitapların büyük çoğunluğu da elyazmasıydı. Bu kitaplar, yine haham olan oğlu Samuel Barzani'ye miras kalacaktı.
İşin daha da çarpıcı yanı, Amerikan reformcu Yahudileri tarafından tam bir yüzyıl sonra kabul edilecek olan ilk kadın haham da Samuel Barzani'nin kızıydı ve ismi de Asenath Barzani'ydi. İnternet aracılığıyla konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Prof. Yona Sabar, Yahudi Barzani ailesinin kurucusunun 16. yüzyılda yaşayan Haham Samuel Barzani olduğunu belirterek, ailenin sonraki yüzyıllarda Musul, Kerkük ve Erbil yöresinde etkili olduğunu söyledi. Ancak, Barzani ismini taşıyan herkesi Kürt Yahudisi olarak görmenin doğru olmadığını savunan Prof. Yona Sabar, Barzan doğumluların bu isimle çağrıldığını söyledi.
Ancak, tarihçi Ahmet Uçar, Osmanlı arşivlerinde bölgede bir tek Barzaniailesi bulunduğuna dair kayıtların yer aldığını hatırlatarak, günümüz Barzanilerinin atalarının Yahudi olduğundan şüphe duyulamayacağını ifade etti.
Ahmet Uçar, Prof. Sabar'ın, Barzaniler'in ne zaman Müslüman olduklarına ilişkin detaylara girmediğini de savundu. Ahmet Uçar'ın yine Osmanlı arşivinde bulduğu bir başka belge ise 1856 yılında Sallum Barzani isimli bir hahamın, Musul'dan Selanik'e, oradan da Hahambaşılığın özel ricası ile Kudüs'e sürgün edildiğini gösteriyor.
Uçar'ın ifadesine göre, ‘‘Kudüs'e Yahudi iskánı ile tereddütler olduğu için; Hariciye Nezareti'nin de görüşü alınarak, 29 Şubat 1856'da Hahambaşı'nca verilen dilekçe Osmanlı hükümetince 11 Nisan'da görüşülerek uygun bulunmuş ve Sallum Barzani 20 Nisan 1861'de bir irade ile Kudüs'e sürülmüştü.’’
Uçar, Tarih ve Düşünce Dergisi'nde konu ile ilgili olarak yazdığı yazıda şöyle devam ediyor:
‘‘Mustafa Barzani'nin yıllar sonra kurduğu ilişkiler, hahamlarla Sallum Barzani ailesi arasındaki ilişkilerin yıllarca sürdüğünü göstermektedir”.
Sefa Kaplan’ın İsrailli bir gazeteci ile yaptığı röportaj gazeteye şöyle yansıyor;
“ Molla Mustafa Barzani, 1950'den beri sık sık ziyaret ettiği İsrail'de her zaman Kuzey Irak kökenli, Kürtçe konuşan bir Yahudi hahamın evinde kalmaktadır”…
Haham David Gabay.’’ Siz Yahudi Kürtler konusu ile ne zaman ilgilenmeye başladınız?
– Batılı seyyahların Kürtçe konuşan Yahudiler'den söz edildiğini görüyorsunuz. Ben bunu okuyunca, Başbakanlık Arşivi'nde, bölgedeki yerleşime ilişkin araştırmalar yaptım ama uzunca bir süre bununla ilgili herhangi bir evrak bulamadım. A. Medyalı isimli birisinin yazdığı ‘‘Kürt Yahudiler’’ isimli bir kitaba rastladım. Faik Bulut'un ‘‘Filistin Rüyası’’ isimli kitabında da İsrail'de Kürtçe konuşan Yahudiler'in bir organizasyonundan bahsediliyordu. Araştırmalarım sonucunda, Kuzey Irak'tan İsrail'e göçler yaşandığını tesbit ettim. Bugün İsrail'de geniş bir Kürtçe konuşan Yahudiler topluluğu mevcut.
– Peki ya Barzani ailesi?
– Barzani ailesi ile ilgili ilk iddiaları da Amerika'da yaşayan ve kendisi Kürtçe konuşan bir Yahudi olmakla kalmayıp bu konuda uzman olan Prof. Yona Sabar'ın bir kitabında rastladım. Prof. Sabar, Barzani ailesinden gelen hahamların bölgede dini çalışmalar yaptıklarını söylüyordu. Bunun üzerine ben Barzani ailesinin kökenlerini araştırmaya başladım.
– Ne buldunuz?
– Bir defa bölgede Barzani adıyla bilinen tek bir aile var. Bu aile, Kuzey Irak''taki Barzan köyünde yaşıyor. Osmanlı Arşivi'nde çalışırken, bu aile ilgili bir belge buldum. Bu belgede, 1855-56 yılında bu köyün mensuplarından Sallum Barzani adlı bir hahamın önce İstanbul'a, arkasından Selanik'e sürgün edildiği belirtiliyor.
– Başka bir belge veya delil var mı elinizde?
– Molla Mustafa Barzani, ilk kez 1967 yılında İsrail'e gidiyor. Kendisini kabul eden İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan'a, hediye olarak bir 'Kürt hançeri' ile birlikte, Kerkük petrol rafinelerinin planlarını da getiriyor. Mart 1969'da yapılan bir operasyonda da Barzani-Mossad işbirliğiyle Kerkük rafinerileri bombalanıyor ve çalışamaz hale getiriliyor.
– Barzani aşiretinin Yahudi kökenli olduğunun anlaşılması, bölgeye ve tarihe bakışımızda değişikliklere sebep olabilir mi?
– Olmaz mı? Tevrat'ta ‘‘Vaadedilmiş Ülke’’ olarak Nil'le Fırat arasının işaret edildiğine dair yorumlar vardır. Ayrıca, Barzani ailesi sürekli Mehdi çıkartmaktadır. Yahudilik'te de Mehdilik çok önemlidir. Ama bir yanlış anlaşılma olmasın. Ben bütün Kürtler Yahudi'dir filan demiyorum.”
Dr. Sinan Marufoğlu tarafından yapılan bilimsel ve akademik bir çalışmaya göre, Yahudilerin Barzan coğrafyasına gelişlerinin tarihi çok eski. MÖ. 7’nci yüzyılın sonu ve 6’ncı yüzyıla dayanıyor.
Buna göre; başlarında Babil Kralı Nabukadnassar tarafından Filistin topraklarında bulunan İsrail halkının esir alınması ve Irak(Babil) topraklarına sürülmesi üzerine, Barzan coğrafyasına Yahudilik giriyor.
Bu noktada Tapınak Şövalyesi Ezra’yı hatırlamalıyız. Çünkü Dr. Marufoğlu ona atıfta bulunarak, olayı Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’a ve burada anlatılan Babil’in Kudüs’ü işgaline, Süleyman Mabedi’nin yıkılmasına ve de ünlü Babil sürgünlerine dayandırıyor.
Babil sürgünü sonrasında Yahudi toplumunun büyük bir kısmı Musul, Kerkük,Erbil ve Süleymaniye gibi şehirlerin merkezlerinde yerleştiriliyor. 1881-83 yıllarında yapılan nüfus sayımına göre, Müslümanların bölgedeki ezici varlığına karşın, sonra gelen en büyük toplum Katolik Hırisitiyanlar ve Yahudiler.
O tarihlerde Musul’da yaşayan bir(1) Rum, 45 Ermeni, 74 Protestan’a karşılık 2.809 Katolik ve 692 Yahudi yaşıyor. Genel olarak Yahudi yerleşimlerine bakıldığında, 620 Yahudi ile Erbil, 543 ile Zaho, 496 ile Duhok, 441 ile Kerkük, 359 ile Revandüz, 283 ile Akra ve 218 ile Süleymaniye, Yahudi nüfusu açısından ilk sıraları alıyor.
1895 yılında yapılan Musul nüfus sayımına göre, Musul’da toplam 2.388 Yahudi, Kerkük’te 1.854, Süleymaniye’de ise bu sayı 433. 1906-1907’de yapılan sayıma göre ise Musul’da 2.830, Kerkük’te 1.758, Süleymaniye’de ise 336 Yahudi’nin yaşadığı belirleniyor.
Burada bir açıklama yapmalıyım…
Sunulan bu rakamlar, bu coğrafyada Yahudi izlerini araştırmak için değil, Barzan’daki Yahudilerin izlerini görebilmek için. Çünkü bu izler, günümüz sorunlarının tespitine ve buradan hareketle bu sorunların çözümüne ışık olabileceği düşünülen izler. İsrail-Filistin-Arap savaşlarının yaşandığı günümüzde, antisemitizmin zaman zaman ön plana çıktığını biliyoruz. Bu satırlarımızın bu mahiyette olmadığına özellikle vurgu yapmak istiyorum. Bunu bu şekil açıkladıktan sonra, devam edebiliriz…
Barzan coğrafyasında yerleşik bu rakamlar, bu coğrafyadaki Yahudi dini ve varlığını göstermesi açısından önemli. Bölgedeki Kürtlerin bazılarının, etkileşim sonucu bu dini benimsemiş ve içlerinden Hahamlar yetiştirebilecek kadar iç içe girmiş olduğu söylenebilir.
Kaldı ki, 1855 yılındaki bir Osmanlı belgesi, hep sözü edilen Yahudi Haham Barzani konusunu bakın nasıl açığa çıkarıyor;
“Kürtlerin Yahudi Hamamlarından, Musul’da bulunan “Haham Salum Barzan” 1855 senesinde, bir Müslüman’a hakaret etmesi üzerine açılan hukuki dava sonucu, adı geçen Kürt Haham’ın önce Dersaadet’e oradan da Selanik’e uzaklaştırılmasına karar verilmiş ise de, İstanbul Haham Başı’ndan gelen bir istirham dilekçesinde, adı geçen Haham’ın Selanik havzasından rahatsız olduğu, uyum sıkıntısı çektiğini ve Musul’da kalan çocuklarının perişan oldukları olduklarını, bu yüzden adı geçen Haham’ın ailesi ile birlikte Selanik yerine Kuds-i Şerif’e nefi edilmesi talebi, Musul Meclis-i Vala tarafından kabul edilmiştir.”
Irak kuzeyindeki Yahudiler, geleneksel meslekleri olan ve iktisadi hayatın can damarını oluşturan tefecilik ve ticaretle uğraşıyor. Bu tefecilik meselesi zaman zaman Osmanlı’nın ekonomik çıkarlarını da zarara uğratıyor ve bu durum belgelere yansıyor.
1847 yılında Bağdat valiliğinden gelen bir yazı üzerine, valiliğe gönderilen bir İrade-i Dahiliye belgesi Yahudi-Tefeci ilişkisi üzerine bakın nasıl bir olay naklediyor;
“Bağdat’ta olan Yahudi taifesinin çoğu, köşe başlarında birer dükkan açarak sarrflık etmekte ve o civarda bulunan akçlerin çok olması bakımından fiyat-ı mukarrere üzre alup, sim(vizr-i çubuk) ederek, Musul’da olan mübaya’acı dahi, kendisinin almış olduğu ecnası, yine çubuk ederek, Diyarbakır’da olan mübaya’acı’ya göndererek, o dahi tedarik edebildiği ecnasla birlikte, zirk olunan(vizr-i çubuk)’larını Sayda’ya ve oradan Avrupa’ya göndermekte olduklarını, bu durumun Darphane-i A’mirenin zararına yol açtığına binaen, Bağdat’ta bir dirayetli mübaya’acı’ya nasb-u gönderilmesiyle,1.000 kese ve Musul ve Diyarbakır’da olanlara dahi, beşer yüz kese sermaye verilub ve bundan sonra bu gibi hareketlerden kaçınılması.”
Yahudi Kürt hahamların varlığı ile Yahudi Haham Salum Barzan’ın varlığı böylece ortaya çıkıyor.
Çıkış tarihi, 1855; Halid-i Nakşi Şeyhi II. Abdusselam Barzani’nin Barzan’da hüküm sürdüğü yıllar, Musul’dan göç etme Talabani le Seyit Taha ailelerinin dönemleri.
Artık bu Haham Salum Barzan ile Barzan’daki Barzaniler aynı mıdır, araştırılabilir, izleri çok açık ve net…
Erdal Sarızeybek
1495total visits,4visits today