suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal, ‘Mısır'ı kendi kaderine bırakmayacaklarını ve uluslararası manipülasyonlara meydan vermemek için çaba harcayacaklarını' söylemiş…
Fransa ziyaretinin ardından Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'ya yaptığı açıklamada, ‘Batılı ülkelerin maddi yardımlarını kesmesi durumunda Mısır'ı tek başına bırakmalarının söz konusu olmadığını' söyleyen Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud el-Faysal'ın tavrı ile alakalı olarak söylenebilecek söz şu: Ne kadar doğru bir hareket!.. Ama yanlış zamanda…
Yanlış zamanda; çünkü bu hareket, Mısır'ı sömürmeye kararlı odaklarla mücadele ederken, askeri bir darbe ile görevinden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi işbaşında iken yapılsaydı, bir mana ifade ederdi ancak…
Diğer Arap ülkelerini bir kenara bırakın; sadece Suudi Arabistan Mısır'da yaşanan demokratikleşmeye destek verebilseydi eğer, Mısır'ın tarihi bugünlerde başka bir biçimde yazılıyor olabilirdi. Ve böylesi bir adım, Suudi Arabistan'daki rejimin meşruiyeti konusunda da unutulmaz bir referans teşkil ederdi muhakkak… Ama olması gereken zamanlarda böyle bir adım atılmadı, atılamadı…
Şimdi ülkeye Suudi Arabistan tarafından yapılan ve yapılacak yardım, Mısır'ın sömürülen imkanlarını kısmen telafi etmekten başka bir işe yaramaz… Yaramaz, çünkü Mursi'yi işbaşından göndermek için düzenlenen operasyonların masrafını da faturalarına fazlasıyla ekleyecekleri kesin olan sömürücüler, Suud tarafından gönderilecek birkaç milyar dolarlardan daha fazlasını kasalarına aktaracaklardır muhakkak…
Prens Suud el-Faysal, Suudi Arabistan'ın merhum krallarından Faysal bin Abdülaziz'le aynı aileden olmalı. Kral Faysal; yani Cenab-ı Hakk'ın bir hediyesi olan petrolün, gerektiğinde Ümmet için nasıl kullanılabileceğini gösteren insan…
Konu, birçoğunuzun bilgisi dahilindedir. OPEC üyesi Arap ülkeleriyle Mısır ve Suriye'den oluşan Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği (OAPEC), 1973 Arap-İsrail Savaşı (Yom-Kippur) sırasında İsrail'e destek veren ABD ve diğer Batı ülkelerini hedef alan bir petrol ambargosu başlatır.
Petrol üretimi ve hedef ülkelere ihracatın azaltılması şeklindeki ambargo yüzünden, petrol fiyatları yükseldiği gibi, birçok ülkede ciddi sıkıntılar yaşanmaya başlanır. Petrol istasyonlarında kilometrelerce uzayan araç kuyrukları vardır…
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Suudi Arabistan'a gidip Kral Faysal'la görüşmek ister. Kralın çölde olduğu söylenir. Kısmen bir araçla ve sonrasında da deve ile yapılan oldukça yorucu bir yolculuktan sonra, Kralın çadırına ulaşan Kissinger, petrol ambargosuna son verilmesi talebinde bulunur.
Merhum Faysal, ‘İsrail'e destek olmaktan vazgeçerseniz, ambargo biter' deyince, Kissinger petrol kuyularını bombalama tehdidinde bulunur. Kral Faysal'ın bunun üzerine Kissinger'e söylediği şu söz çok meşhurdur: "Tabii ki petrol kuyularını bombalayabilirsiniz. Ancak unutmayın ki, biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk; yine öyle yaşayabiliriz!.. Ancak siz artık petrolsüz yaşayamazsınız."
Ambargonun kısmi başarısı, sonrasında yaşanan başka gelişmeler ve Kralın sarayda düzenlenen bir tören sırasında, o günlerde ABD'den yeni dönen bir yeğeni tarafından vurularak öldürülmesi, ayrı hikaye…
Merhum Faysal'ın bu unutulmaz davranışı, sonradan yaşanılanlar ne olursa olsun, doğru zamanda yapılan doğru bir hareketti…
Şimdi yapılacağı söylenen ise, yanlış zamanda yapılan doğru bir hareket sadece…
Ekrem Kızıltaş
İLGİLİ YAZILAR
1625total visits,1visits today