Bugün yeryüzünde çok sayıda bağımsız devletin varlığına inanılmaktadır. Fakat bu devletlerin yöneticilerinin kendi ülkelerini ve halklarını ilgilendiren basit konularda bile kendi bağımsız iradeleriyle karar vermekte zorlandıklarını görürsünüz. Bir önemli husus da şudur: Bilindiği üzere çağımızda demokrasi adeta bütün insanlığa mal edilmiş bir "siyasi din" haline getirilmiştir. Hatta demokrasi, çağımız siyasetinin "a priorisi", yani öncülüdür. Bu yüzden demokrasinin de, tıpkı aklın ‘a priorileri' gibi muhakemeden ve tartışmadan uzak tutulması gerektiğine inanılır. Oysa birçok ülkede halkın büyük bir çoğunluğunun seçtiği ve istediği kişiler bir türlü yönetime gelemezler. Bunlardan bazıları işin içine girdiğinde kendilerine sunulan demokrasinin sadece bir seraptan ibaret olduğunu fark ederler. Bazıları Cezayir'de olduğu gibi yönetime talip olurken kendilerini zindanda bulurlar. Bazıları da yönetime gelseler bile iktidara gelemezler. Siyaset meydanlarında prim yapmak için savunduklarına karşı en başta onların kullanıldığına şahit olursunuz. Bütün bunları görünce bir "derin devlet" gerçeği karşınıza çıkar. Aslında bu "derin devlet" gerçeği, sadece lokal veya ulusal değildir. "Derin devlet", gerçeğinin global yönünün, lokal yönüne baskın olduğunu unutmayalım. Bu yüzden günümüz dünyasını karıştıran gizli ellerin sahiplerini tanımak için araştırma yapanlar bir "Dünya Derin Devleti"yle veya "Gizli Dünya Devleti"yle karşılaşmışlardır.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Amerika'da Bilderberg Grubu'nun yıllık toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantıyla birlikte söz konusu Gizli Dünya Devleti veya Dünya Derin Devleti konusu yeniden gündeme geldi. Ancak yapılan yorumlarda ağırlıklı olarak Bilderberg konusu öne çıktı. Oysa Bilderberg Grubu, yirminci yüzyıla damgasını vuran ve 21. yüzyılda da dünya üzerindeki sultasını daha da güçlendirme amacına yönelik yeni teoriler geliştiren karanlık ağın sadece bir organıdır. Söz konusu karanlık ağla ilgili yorumlarda dikkat çeken bir şey de ağırlıklı olarak, emperyalizmin bu ağ üzerindeki etkisine ve rolüne dikkat çekilmesiyle yetinilmesidir. Bazı yorumcular, 20. yüzyılda hüküm süren emperyalizmin uluslararası Siyonizm'le ilgisine de dikkat çekiyorlar ama birçoklarınca bu gerçek göz ardı ediliyor.
Siyonizm kelimesinin ilk kullanışı, çok eski tarihlere dayanır. Siyonizm "Siyon" kelimesinden gelmektedir. "Siyon", Kudüs'teki meşhur bir tepenin adıdır. Hz. Süleyman zamanında inşa ettirilen mabed bu tepenin üzerindeydi. Yahudiler Kudüs'ten sürüldükten ve mabedin yıkılmasından sonra tekrar Kudüs'e dönmenin ve mabedin inşasının yollarını aramaya başladılar. Ve bu hedeflerini de "Siyonizm" olarak adlandırdılar.[1]
Yahudiliğin kendi tanımıyla "Siyonizm, Yahudi milletinin bir ulus olarak elindelik (kendi kaderini kendi tayin etme) arayışıdır".[2]
Siyonizm fikri, Yahudi ve Hıristiyan düşüncesinin bir parçası olarak yüzyıllar boyunca var olagelmiştir. Yahudi inancına göre; Tevrat'ta Tanrı, İbrahim'e "Bu ülkeyi, Mısır Nehri'nden (Nil) Fırat Nehri'ne kadar sana veriyorum." demişti. Yahudiler, "Vaat edilmiş Toprak"ta haklan olduğunu bu söze kadar götürürler. Hıristiyan inancında ise, Millenium'un (Hz. İsa'nın yeryüzündeki yüzyıllık hükümranlığının) başlangıcına Yahudilerin Filistin'e geri dönüşleri eşlik edecektir.[3][1]
Siyonizm, Shoah'tan 40 yıl kadar önce başlayan siyasal bir örgütlenmedir. Herzl, 1897'deki ilk Siyonist kongresinde “Bazel'de Yahudi devletinin temellerini attım” demiştir. O zamanlar Hitler, sadece 7 yaşındaydı. Almanya'da “antisemitismus” terimini ilk defa 1879'da Wilhelm Marr (Yahudiliğin Almanlığa galebesi) adlı kitabında kullanmıştır.[4]
Politik bir hareket olarak Siyonizm, 20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Politik Siyonizm'in ortaya çıkmasında 1882'de Rusya'da baş gösteren Yahudi katliamı ve Fransa'daki Dreyfus Olayı etkili olmuştur. Bu iki olayda 19.yüzyılda Yahudi sorunun on plana çıktığını göstermektedir. Avrupa'da kapitalist birikim ve tekelleşme karşısında orta sınıf Yahudilerin küçük burjuva rekabetinden şikayetçi olmaya başladı. Bu yüzden Yahudiler Rusya ve Bati Avrupa'da istenmiyordu.[5][1]
Yahudi ayrımcılığının ve Yahudi olmayanlardan kaynaklanan anti-semitizm'in kıvılcımını ateşleyen olay 1881'de Rus Çan II. Aleksander'in öldürülmesi oldu. Bu olay üzerine Ruslar Yahudileri şamar oğlanı yaptı ve Yahudi katliamının süratle gerçekleşmesini teşvik etti. Anti-semitizm'in bu patlak verişi, Yahudilerin Rusya'dan ve Polonya'daki yerleşim yerlerinden topluca göçüne sebep oldu. Mültecilerin çoğu Batı Avrupa ve Amerika'ya yerleşirken, üç bine yakın kısmı da Filistin'e göç etti. 1882 yılında bu göçmenler Caffa yakınlarında "Rishon-le Zion"diye isimlendirilen bir koloni oluşturdular. Aynı yıl Rusya'da "Chibbath Zion" (Siyon Sevgisi) olarak bilinen bir hareket ortaya çıktı. Bu hareketin taraftarları "Choveye Zion" (Sıyon'u Sevenler) adında bir dernek kurdular ve Filistin'e yerleşme ve İbraniceyi diriltme fikrim ortaya attılar. Böylece Politik Siyonizm'in ilk tohumlan atılmış oldu. Siyon'u Sevenler Derneği 1890'da Filistin ve Suriye'deki Yahudi Ziraatçı ve Esnafı Destekleme Derneği adıyla resmen tanınmayı başardı. Bu teşkilat Siyon Sevgisi'ni kuranlardan bin ye -mutlaka Filistin'de olmasa da- bir Ulusal Yahudi Vatanı fikrini geliştiren ilk kışı olan Leon Pinskeña liderliği altına girdi.[6][1]
Oluşum safhasında olan bu Politik Siyonizm'e gerek Yahudi çevrelerinden gerekse dışarıdan tepkiler geldi. Bir Yahudi yazar olan Achad Ha'am Kültürel Siyonizm olarak tanınmaya başlayan manevi dirilişi savunarak Politik Siyonizm'e karşı çıkmıştır. Dışarıdan ise , 1888'de Babıali Yahudilerinin Osmanlı topraklarına toplu göçümü yasaklayan mevzuatı getirdi. Bu durum geçici olarak Politik Siyonizm'in gerilemesine yol açtı.[1]
Siyonizm, Arz-ı Mev'ûd ideali ile özdeştir. O da; Tanrı tarafından kendilerine verildiği kabul edilen yerlere, "Siyon" olarak adlandırıldıkları Kudüs'e dönme, o bölgeyi ele geçirip Süleyman Mâbedi'ni yeniden ihya etme ülküsü olarak özetlenebilmektedir. Yahudilere göre bunun gerçekleşmesi, Tanrı'nın bir emridir ve kendi haklarıdır. Kutsal Kitaplardaki ifadeler, Yahudiler tarafından işlenmiş ve geliştirilmiştir. Bundan dolayı o yerler, İsrailoğulları'na göre, gasp edilmiş ve ellerinden alınmıştır. Onlar, gasp edilen bu yerleri almak için her yolu meşru görmüşler ve görmektedirler.[7]
Siyonizm, 1897 Basel Konferansı'yla teşkilatlanmaya başlayan bir ideolojik oluşumdur. Yahudiler bu konferanstan önce de devlet yönetimleriyle irtibat kurarak birtakım siyasi oyunlar çeviriyorlardı. Ancak Siyonist ideolojiye göre teşkilatlanmanın başlamasıyla birlikte bu işi tek merkezden ve daha organize bir şekilde yürütmeye başlamışlardır. Böylece güçlerini ve etkilerini daha da artırmışlardır.[8]
Siyonizm, değişik insanlar için çeşitli anlamlar taşıyan, bulanık ve duygusal bir terimdir. Ancak özünde, Yahudi kimliği ve Yahudilerin diğer uluslararasındaki yerine ilişkin eski sorulara köklü bir yaklaşımı belirtir. Siyonizm için Yahudilik, ne dinsel bir topluluk, ne de çeşitli ülkelerdeki etnik azınlıkların gerçek bir birliğidir; kendi vatanı olan bir halktır. Genel kuralın özgün ve tanımlanamaz bir biçimi değil; dünyanın diğer insanlarıyla eşit, normal bir insandır. Siyonizm, Yahudi Sorunu'nun karışıklığını çözmek için bir yöntem araştıran girişimlerden biridir. Uygulamada ise, Siyonistler bile kavrayamamışlardır. Siyonizm'in ortaya atılmasından sonra bile, Siyonist amaçların hâlâ açık ve herkesçe kabul edilen bir tanımı yoktur.
Siyonist hareket, gücünü ideologların kuramlarından, hatta öncülerin kendilerini feda edercesine çalışmalarından değil; Yahudi düşmanlığının çok gerçek ve yaygın tehdicinden almıştır. İlk Siyonistlerin Araplar konusundaki görüşleri, şaşırtıcı görünmektedir. Bazıları Arapların Filistin'deki varlığından habersiz görünmekte ve yükselen Arap milliyetçiliğini değerlendirmekte çok yavaş davranmaktadırlar.[9]
Siyonizm, aslında, modern ırkçılığın bir çeşidi olarak kabul edilebilir. Günümüzdeki büyük burjuvazi ondan, daha önceleri, Nazizmden yararlandığı gibi yararlanabilmektedir. Bundan öte, bazı yazarların gözünde, [10] Siyonistler de, Naziler gibi, «ırk» kavramına özel bir önem vererek, temelde «anti-Semitik» yaklaşımı benimsemiş, fakat «arı» ya da «üstün» ırkın Teuton değil, Yahudi ırkı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Modern bilimin Yahudilere ırk özellikleri tanımakta olmamasına rağmen, bir yandan ırkçı görüşlere yatkın bazı yazarlar Yahudilerin «içine kapanık Asyalı ve Afrikalı bir yana, ortalama Avrupalıdan daha çalışkan ve daha yetenekli» olduğunu söyler ve «hiçbir ulusa bu derece verilmemiş olan bazı iyi özelliklere sahip olmakla övünebileceklerini» eklerken, [11] İsrail Parlâmentosu Hitler'in ırkçı temellere dayanan pasaportlarını anımsatan kanunlar kabul etmiştir. Knesset'in Mart 1970'de kabul ettiği bir kanuna göre, devlet yalnız Yahudi bir anadan doğmuş ya da Yahudiliği kabul etmiş olanları hukuken Yahudi saymakta, böylece, ortaya «an» ve «arı olmayan» İsrail yurttaşı sınıflamaları çıkmaktadır. Ne var ki, 1970'de kabul edilen bu kanunun dayandığı inanç İsrail'in kurulduğu tarihten buyana yaşamaktaydı. Nitekim, bir yazar Yahudilerin «uygar uluslar İçinde en arı ırk» olduğunu ileri sürüyordu.[12][13]
Medeniyetlerin beşiği Ortadoğu, son yüzyılını karşıtlıklar içerisinde geçirdi. Osmanlı döneminin ilk dünya savaşı ile son bulduğu coğrafya, sonu gelmeyen çekişmelerin odağı oldu. Bölgenin jeopolitik, stratejik ve ekonomik önemi dünyayı yönetme iddiasında olan süper güçleri Ortadoğu arenasına çekti. Bu dönemde ince ince dokunan Yahudi devleti projesi hayata geçirilmeye başlandı.
İki dünya savaşının kargaşası İçerisinde Filistin'de iyice artan Yahudi nüfusu, 1948 yılına gelindiğinde İngiltere ve Amerika'nın gölgesinde "İsrail" ismi ile devletleştirildi. Ardından savaşların, katliamların, göçlerin ardı arkası kesilmedi. Beş milyon Filistinli evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldı. Müslümanlar, Filistin topraklarında kadın-erkek, yaşlı-genç başlattıklar İntifada'ya kadar, en ağır şekilde sindirilmeye çalışıldı. İntifada, on yıllardır kan kaybetmekte olan Filistin için yeni bir diriliş oldu.[14]
Filistin'de işlenen katliamların ve diğer hak ihlallerinin temel sebebi, SİYONİZM'dir. Siyonizm düşünün hayata geçirilmesi çabaları son yüzyılda ortaya konmuş ve "Halkı olmayan bir ülkeyi, ülkesi olmayan bir halka devredin…" sloganı ile Filistin topraklarında hayat bulmaya çalışmıştır. Bu çabalar 1916 Sykes-Picot Paylaşımı ve 1917 Balfour Deklarasyonu ile resmen uygulama imkânı bulmuştur. Siyonizm, Yahudi ırkını üstün gören ve diğerlerini insan yerine bile koymayan ırkçı bir harekettir. Öyle ki Tevrat'ı değiştiren, peygamberlerini katleden, Hz. Musa Tur Dağı'nda iken buzağıya tapmaya başlayan ve Hz. Yakup'u (haşa) Allah ile güreştiren ve galip getiren ırkçı zihniyet, Yahudilerin tanınması açısından önemli bir ¡p ucudur. Yahudi din ve kültürüne ait olmayan ne varsa yok edilmesini hedefleyen Siyonizmin diğer bir hedefi, Mescid-i Aksa'nın yıkılması ve yerine Süleyman Mabedi'nin kurulması projesidir. Kutsal mescit Yahudilerce yakılmaya, patlatılmaya ve çökertilmeye çalışılmıştır. Arkeolojik kazılar bahanesi ile mescidin altı oyulmuştur. Şimdi tam Mescid-i Aksa'nın altında bir Yahudi ibadethanesi vardır. Siyonizm, Arz-ı Mevud'a ulaşmak için Nil'den Fırat'a bütün toprakların Yahudilerin eline geçmesi projesini de hedeflerken Siyonizm, idealine ulaşmak için her şeyi mubah görür ve gösterir.[14]
Siyonizm'in Hedefleri
A. Filistin'de;
- Bir Yahudi devleti kurulmalı,
- Tüm dünyadaki Yahudiler bu devletin tabii bir uyruğu sayılmalı,
- Başkenti Kudüs olmalı,
- Siyon dağına Hz. Süleyman'ın heykeli dikilmeli bunun için tüm dinler saf dışı edilerek Süleyman mabedi tamamlanmalı,
- Yahova'nın emri üzere Arz'ul Mevud' un yani vaat edilen topraklar Nil'den Fırat'a kadar İsrail devletine katılmalı ve bunun için Büyük Ortadoğu Projesi gerçekleşmelidir,
- Bunun gerçekleştirilmesi için de modern siyonizmin öncüsü Avusturyalı Teodor Hezl'e (1860-1904) göre önce Osmanlı ve yönetimi yıkılmalıdır tezini savunur. Bir yandan oryantalistler, diğer yandan Siyonistler ne acı ki yıkımda rol oynarlar.
B. Siyonizm'in ana hedefi dünya hâkimiyetlerinin kurulması için,
- Zenginler kulübü çalışmalı ve başta ABD ve İngiltere figüran olarak kullanılmalı,
- Yahudilerin üstün ırk olduğundan;
- Dünyaya hükmetme haklarının olduğu için,
- Diğer milletlerin elit tabakası Yahudi derneklerince bu amaca hizmet ettirilecek,
- Bu amacı gerçekleştirmek için gerekli yerlere mason dernekleri kurulacak ve aksi durumlarda yapılması gereken her şey yapılarak korku salınacak ve bunun için şiddete dayalı yönetimler bile kurulacaktır.
C. Artık dinlerin hükmünün bitmesinden;
- Para ve siyasetin ağır basmasından dolayı bu güçler elde tutulacak,
- Altın rezervleri bizde olacağından doğacak krizler lehimize kullanılacak,
- İslam ülkelerinin parası çeşitli yollardan kasalarımıza aktarılacak,
- Müslümanları parça parça edip aleyhimize toplanmalarına izin verilmeyecek,
- Yönetimlere tarafımızdan teşhir olmaktan korkanlar getirilecek ki bize bağlı kalsınlar,
- Nüfusumuz altındaki ülkelerin mevcut devrim ve inkılâpları desteklenecek ve amacımıza kullanılacaktır. Bunun için gerekli ülkelerin tarihle bağları kesilecektir.
D. Kullandıkları yöntemler;
- Siyasette hile ve riya ( gösteriş ) Siyonizm' e hizmet için şarttır ve bu hileler doğruluk ve fazilet olarak gösterilecek, bunun dışındaki doğruluklar ise enayilik, bir rezalet ve gericilik olarak değerlendirilecek,
- Toplumlar eğlenceye itilecek ve erkekler, kadınlar, öğretmenler, öğrenciler ve hizmetçiler bu eğlenceye çekilecek ve bu kayış bize hizmet ettikçe normal sayılacak,
- Eşitlik, kardeşlik sloganları ile üst tabakanın bize katılımı sağlanacak, böylece liderler, resmi atamalar ve seçimler bizim etkimiz altında olacak,
- Etkin ve yönlendirici bir basın-yayın gücü olacak, gündemi biz oluşturacağız, böylece halk istenilen yöne çekilecek,
- Gerektiğinde yönetenlerden halkın desteği çekilecek, böylece liderler koltuklarını kaybetmemek için bizim derneklerimize sığınacak,
- Mazlumlara kurtarıcı gibi bir rolümüz olacak, onları saflarımıza çekerken ve gizli gücümüz korunurken egemenliğimiz de güçlenecek,
- Tüm dengeler arasına her fırsatta düşmanlık sokulacak ve bu gerilim ve kutuplaşma gruplardan ta devletlere kadar uzanacak ve barışa fırsat verilmeyecek,
- Halkın kendine gelmemesi için yeni sürtüşmeler çıkarılacak,
- Kalplerinden imanı ve Kur'an' ın ideallerini çıkarıp kalplerine öncelikle dünya sevgisi ve çıkarcılık yerleştirilecek,
- Toplum doğru düşünemez hale sokulacak,
- Toplumda çelişkiler ve şehvet en ön plana çekilecek, zamanla duyguları adeta taşlaşmış olacak, günü birlik insanlar oluşturularak yığınlar güçsüzleştirilecek,
- Basın, sanayi ve ticaret daima elimizde olacak ve bizimle rekabet edenler iflas ettirilecek,
- Toplu olan her şey mahvedilecek ve buna üniversiteden başlanacak,
- Bize ters düşen yayınlar rekabet veya şaibeler ile kapatılacak veya ele geçirilecek,
- Gazete ve dergilerimiz bize hizmet edecek, bize ters düşen haberleri çarpıtacak,
- İçimiz dışarıya vurulmayacak,
- Yolumuza çıkanlara hoşgörülü olunmayacak,
- Rakibimiz olabilecek olanlar lüks, konfor, oyun ve eğlenceye, seks ve uyuşturucuya itilecek ve bizimle mücadeleye güç ve fırsatları olmayacak,
- Bize kimsenin direnemeyeceği fakat tüm ülkelere uzanan ve etkileyen gizli yönetimlerimiz ve yüksek hükümet idaremiz olacak,
- Bize karşı gelenler ya hapis olacak, ya da kaybolacak,
- Akraba ve aileler bir nevi parçalanacak ve herkes kendi başına buyruk olacak vs.
E. Gizli veya açıkça tüm iktidarları ele aldığımız gün Yahudilikten başka din bulundurmayacaktır.
F. Birinci Dünya Savaşı'ndan beri Filistin dramına, 21. yy. da Afganistan ve Irak savaşına tüm dünyanın karşı gelmesine rağmen kimsenin engelleyememesi, tüm dünya toplumlarını ilgilendiren genellikle fırtınalar koparan, her fırsatta İslam' a leke getiren bu faili meçhul olayları anlaşılan o ki devletler üzeri ve uluslararası karanlık gizli bir güç yönlendirmektedir. Bu karanlık gücü ve işleri önce ya Siyonizm' de ya süper güçlerin gizli örgütlerinde ya da ekonomik ve siyasal çekişmelerinde aramalıdır.
Not: Her milletin ve her ideolojinin bunlara benzer idealleri vardır ve olabilir ama bunlar ya gerçekleşir ya da gerçekleşmez ama bir şey var ki Yahudiler;
- Hahamlarını dinlemekten,
- Kendilerini çok üstün ve yenilmez efendi görmekten,
- Egoistlikten vazgeçerek
- Keşke gerçekten insan hakları ve özgürlükleri için çalışsalar;
Kendileri de, insanlık da fayda görecek, yarınlara daha güvenle bakacaktır.
Oysa;
- Hahamlarının yolundan gittikçe,
- Gizli planlar yaptıkça,
- Kötülüklerin ve bozguncuların arkasında oldukça,
- Filistin ve diğer yerlerde katliamlar sürdükçe,
- Mazlumların öfkeleri biriktikçe,
- Müslümanlar ve diğer insanlar uyandıkça, güçlendikçe ve nefretleri de arttıkça,
- Yahudiler yalnızlaştıkça ve saldırmalarına rağmen kayıp verdikçe;
"Üstün değil miydik, hiç mağlup olmayacaktık, nasıl olur da çark geri dönüyor?" diye sarsılırsa mağlubiyetleri hızlanır, dünya ve ahiret ümitleri iyice kararır, haham ve öncülerinin de panikleri artacaktır. Unutulmamalı ki bunlar yanıldıklarını dünyada görmeseler de ahirette göreceklerdir.
İyi niyetli Yahudilerin çabuk uyanması için, Filistinli Müslümanlar, her şeye rağmen cihatlarını öfke nedeniyle kan davasına dönüştürmemeli, tebliğe ağırlık vermelidir. Kişilikli, kimlikli ve ekonomik bakımdan güçlü oldukça Siyonist ve Haçlı idealleri hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Ayrıca İsrail'in Filistinlilerle kendi arasına yaptığı utanç duvarı bile bir noktada İsrail'in güven arayışının ve tıkandığının bir göstergesidir.[15]
Kaynaklar
[1] Arş. Gör. Ayhan Döner (Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Devletler Umumi Hukuku), "Tarihi Süreç İçerisinde İsrail Devlet Modelinin Ortaya Çıkışı", http://hukuk.erzincan.edu.tr/dergi/makale/1997-2.pdf
[2] David A. Harris (Amerikan Yahudi Komitesi Genel Müdürü), "İsrail ve Arap-İsrail Çatışması: Kararsızlar için Kısa bir Rehber", www.ajc.org/atf/cf/%7B42D75369-D582-4380-8395-D25925B85EAF%7D/GuideForThePerplexed_Turkish.pdf
[3] Alan R. Taylor, "İsrail'in Doğuşu", (çev. Mesut Karasaban), Pınar Yayınları, İstanbul, 1992, 8.13
[4] Selim Amado, "İsrail Devleti ve Holocaust (Shoa)", Bülten Dergisi (היכרות יאצוי תודחאתה), İsrail'deki Türkiyeliler Yayın Organı, Mayıs 2005, sayı:23, s.2.
[5] Türkkaya Ataöv, "Filistinn Sorununun Aramdaki Gerçek: İsrail'in Kuruluşuna Kadar", AÜSBFD, S.25, 1975, s.32.
[6] Taylor, a.g.e., s.15
[7] Doç. Dr. Abdurrahman Küçük, "Yahudilik'te Arz-ı Mev'ud Anlayışının Boyutları",dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/777/9939.pdf
[8] "Gizli Dünya Devleti ve Siyonizm", Ocak 2005,www.altinisik.org/projedosya/Gizli%20Dunya%20Devleti%20ve%20Siyonizm.pdf
[9] E. Montet, A. Lods, A.S. Rappoport, R. Garaudy, "Tarihte ve Günümüzde Siyonizm ve Yahudilik", Örgün Yayınevi (Kültür Dizisi, Tarihte ve Günümüzde Serisi), Ocak 2006, ISBN: 975-7651-46-x.
[10] Örneğin, M. Cohen, The Faith of a Liberal, New York, 1946, s. 328.
[11] Max Nordau to His People, s.73, 92.
[12] Nimm Sokolow, History of Zionism, C.I, s. 1S9.
[13] Doç. Dr. Türkkaya Ataöv, "İkinci Dünya Savaşı'nda Siyonizm'in Faşizm'le İşbirliği",dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/416/4583.pdf
[14] "Filistin: Siyonizm Düşüncesinden İşgâl Gerçeğine", İ.H.H.,kutuphane.tbmm.gov.tr:8088/2005/200500180.pdf
[15] www.abdullahcicek.com/?sayfa=oku&i=a&mNO=MTM3&B=siyonizm-in-hedefleri.htm
İLGİLİ YAZILAR
1249total visits,1visits today